top of page
Yazarın fotoğrafıAslınur Sarıca Ünal

Çevrimiçi Bedenler

Çevrimiçi Bedenler: Hareket ve Dansta Çevrimiçi Uygulamaların Beden Farkındalığı, İyi Oluş ve Yaratıcı Sürece Etkileri


2020 yılının Ocak ayından itibaren etkisini görmeye başladığımız COVID-19 salgını kısa süre içerisinde yayılarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edildi. Tüm dünyanın uzunca bir süre etkisini hissettiği zorlu bir süreç yaşandı. Üzerinden 3 buçuk yıl geçti ve COVID-19 pandemisiyle insan hayatında birçok şey değişti. Küresel salgınla dijital mecralar gündelik yaşamlarımızın tam anlamıyla ayrılmaz bir parçası haline geldi. Başlangıçta bu pek de bilinçli bir seçim değildi. Salgın nedeniyle zorunlu karantinalar ve sosyal yaşamdaki kısıtlamalar teknoloji kullanımı arttırdı. Teknolojiye artan talep de bilişim sektöründe hızlı yeniliklere ve değişimlere neden oldu. Özellikle karantina uygulamaları sebebiyle durma noktasına gelen sosyal yaşamın, iş yaşamının ve eğitim süreçlerinin devamlılığını sağlamak adına hızlı bir şekilde “yeni normal” olarak tanımlanan ve temelini dijital mecraların oluşturduğu gündelik işleyişe geçiş yapıldı. 3 buçuk yılın sonunda “yeni normal” olarak tanımlanan şey değiştirilemez biçimde insan hayatının kendisine dönüştü. Durumun negatif etkileri olduğu kadar pozitif etkileri de oldu. Teknoloji kullanımının yaygınlaşması sayesinde zaman ve mekân tasarrufu sağlanırken aynı zamanda her koşulda bir arada olabilme olanakları genişledi. Birçok sektör ve şirket yeni normalde üretimlerini ve çalışma politikalarını güncelledi. Bunların içerisinde sahne sanatları alanı da çok kısa sürede yeni normalin içerisindeki konumunu belirleyebildi. Böylelikle sahne sanatları için mutlak olan fiziksel biraradalık kavramı tartışmaya açık hale geldi. Klasik canlılık kategorisinde yer alan tiyatroda oyuncu ile seyircinin fiziksel olarak aynı mekânı paylaşması, icranın ve alımlamanın eş zamanlı gerçekleşmesi, anın deneyimlenmesi söz konusudur. Bu nedenle klasik canlılık, “şimdi ve buradalık” (zaman ve mekân) bileşenlerine bağlı olan mevcudiyet ile koşullanır. Dijital canlılık araçları ile mevcudiyet koşullarından “buradalık”; “başka türden bir canlılık” olarak fiziksel mekân yerine sanal mekânda sağlanmaktadır (Aydoğan ve Aydoğan, 2021, 3). Sahne sanatları üretimleri bakımından başka türden bir canlılık hala tartışma konusu olarak devam ederken, bir yandan sanat eğitiminin özellikle tiyatro, dans gibi fizikselliğin ön koşul olduğu alanlarında eğitimin, çevrimiçi devamlılığı da başka bir tartışma alanı yarattı. Pandeminin ilk zamanlarında çevrimiçi sanat eğitiminin nasıl dönüştürülebileceği üzerine çalışıldı ve belirli alanlar için çevrimiçi çalışmaların işlevsel olduğu, özellikle bedensel pratikleri içeren doğaçlama hareket ve dans çalışmaları için söylenebilir.

Fotoğraf: Duygu Bostancı

Doğaçlama dans ve hareket çalışmaları bir metottur. Temel prensibi, yaratıcı sürecin, herkesin beden-zihninde oyun ve hayal gücü aracılığıyla etkinleştirilebileceğidir. Doğaçlama hareket çalışmaları, kişilerdeki yaratıcı ifadeyi derinleştirip ruhsal yapıyla bedensel ifade arasında köprüler kurmalarına yardımcı olarak kişilerin iyi oluşlarını destekler. Bireysel iyi olma halinin temelinde yaratıcılık vardır ve bu iyi olma hali aileye, topluluğa ve genel olarak tüm topluma yayılır (D. W. Winnicott, 1988). Bebeklik döneminin en belirgin özelliği, bedenle kurulan canlı ve direkt ilişkidir. Fakat büyüdükçe kazandığımız farklı beceriler; konuşmak, düşünmek, talepleri karşılamak vb. bizi bedenimizden uzaklaştırmaya başlar. Bilinçli hareketlerimiz en derin dürtülerimizden ayrışır. Bu durum, bedeni nasıl algıladığımızı çok derin bir şekilde etkiler; onu artık bir bütün olarak değil, parçalar halinde algılıyor oluruz (Plevin ve Garcia, 2018: 12). Doğaçlama, bedenin bütünsel olarak algılamasına destek sunar. Bu “mevcut herhangi bir kaynaktan gelen bir şey ile yaratmak ya da kurgulamak” olarak anlaşılabilir (Bruscia, 2016, 17). Hareket çalışmalarında, mevcut kaynak olarak tanımlanan şey bedendir. Bedenin yaratıcı potansiyeli üzerinden aktif bir araştırma gerçekleşir. Çalışmaya rehberlik eden kişinin yönlendirmeleriyle çalışmalar derinleşir. Rehber belirli adımları takip ederek, katılımcıların bedenleriyle, yaratıcı yönleriyle temasa geçebilmelerini destekler. Rehber, birçok terminle katılımcıyı yönlendirerek çalışmanın yelpazesini genişletir. Örneğin, rehber, farkındalığı ve mevcudiyeti sağlama ve geliştirmeye yönelik deneyimleri sunarken, içsel hassasiyeti kullanır. Bunu yaparken de müzikten, sessizlikten yararlanır ve katılımcının kendi hareketlerini keşfetmesini sağlar. Uygun yönlendirmelerle hareketi ve bedeni dinlemeye yönelik yönergeler verir. Doğaçlamayı teşvik etmek için bir tema önerebilir. Somut nesneler, soyut imgeler sunabilir ve sonra, biraz daha geri çekilir. Böylece, katılımcının kendi hareketini araştırmasına ve keşfetmesine alan açabilir.


Fotoğraf: Duygu Bostancı

Peki bedensel çalışmaların sanal mekâna indirgendiği bir varoluşta deneyim, nasıl bir değişim gösterir? Elbette, çevrimiçi çalışmalarla zaman ve mekân algısı değişir. Ağ’a erişimi olan herkes her an her yerden sanal etkinliğe katılabilir. Tercihe göre istenilen zamanda ve bulunulan mekândan katılım sağlanabilir (Aydoğan ve Aydoğan, 2021, 3). Bu sayede çeşitli teknolojik uygulamalar aracılığıyla çevrimiçi stüdyolar yaratılır. Çevrimiçi stüdyolar sayesinde dünyanın her yerinden katılımcının dahil olabildiği çalışmalarla ulaşılabilirlik ve kapsayıcılık genişler. Fiziksel olarak yapılan bir çalışmada, katılımcılar yaşadıkları şehrin sosyal imkanlarıyla sınırlı kalırken, çevrimiçi çalışmalar bu sınırları ortadan kalkar. Farklı kültürden katılımcılarla gerçekleşen atölyeler sayesinde çok kültürlü bir ortam oluşmaya başlar. Kültürün yalnızca öznel bir deneyim olmadığı aynı zamanda bedensel bir deneyime dayanması, atölye özelinde farklı kültürlerin farklı bedensel algısı olduğu ve katılımcıların bu etkileşimi fark edebildikleri bir ortam oluşur. Çevrimiçi yapılan çalışmaların zaman ve mekan tasarrufu yaratması sebebiyle daha sürdürülebilir olduğu ve istikrarı desteklediği söylenebilir. Katılımcılar hem diğer katılımcılarla oluşturulan ortak bir mekân yaratımı hem de kendi mekanlarından katılmaları sebebiyle güvende hisseder.


Çevrimiçi çalışmaların en az fiziksel hareket çalışmaları kadar iyi oluşa, beden bütünlüğüne ve öznel yaşamlara olumlu etki sağladığı söylenebilir. Kişi, düzenli olarak katıldığı dersler ve atölye çalışmaları sayesinde beden/zihin farkındalığını geliştirir, benliğini daha kabul edici bir hale gelebilir, ona daha yakınlaşabilir. Böylelikle, kişide hem kişisel yaratıcılığını hem de kişinin çevresiyle ilişkisini geliştiren daha büyük bir bütünleşme oluşur (Plevin ve Garcia, 2018: 20). Yaratıcılık insanın kendini kendi bağlarından, şartlanmış tepkilerinden ve alışkanlık haline gelmiş kararlarından özgürleştiren birincil araçtır (Arieti, 2016, 4) Gündelik yaşamın yoğunluğunda ve tekrara binen yaşam pratikleri içerisinde sahip olduğumuz yaratıcı, neşeli, üretken taraftan uzaklaşırız. Tek düze, kalıplaşmış üretim mekanizmalarının içerisinde yeniliğe pek yer açamayız. Çocukken sahip olduğumuz sonsuz hayal gücü yerini sınırlandırılmış bir

Fotoğraf: Baki Deniz Ünal

yapıya bırakır. Yaratıcı pratikler, içimizde pek çok yeni duyumsal deneyim, hayal gücü ve düşünceleri tekrar uyandırır (Plevin ve Garcia, 2018, 17). Doğaçlama hareket çalışmaları, yazı, resim ve müzik gibi dışavurumcu sanatlarla birleştiğinde katılımcılar gündeliğin dışında bir alan yaratarak kendi yaratıcı potansiyelleri ile karşılaşabilirler. Yaratıcı Hareket çalışmasında sunulan yaratıcı süreçler, kişinin ifade ediciliği ve beden farkındalığını keşfetmesine ve öz-farkındalığını arttırmasına yardımcı olur. Doğaçlama, hareket kompozisyonu ve görsel sanatlar, şiir, ses ve diğer enstrümanlar aracılığıyla, kişiler için yeni yaratıcı seçimler belirebilir ve bunları değerlendirme becerisi geliştirebilir (Plevin ve Garcia, 2018, 51). Kişiler kendi imkan ve olanakları ölçüsünde doğaçlama hareket ve dans pratiklerine çevrimiçi veya yüz yüze katılmayı tercih edebilir. Önemli olan bu pratiklerin düzenli bir şekilde gündelik hayatın bir parçası haline gelmesidir. Hareket çalışmalarının yalnızca fiziksel olarak bir arada işlevsel olduğu gerçeği günümüz dünyası için kısıtlayıcı bir önermedir. Her bedenin ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları karşılama yöntemleri farklılık gösterebilir. Çevrimiçi çalışmalar sayesinde beden pratiklerine ulaşım kolaylaşır. Özellikle büyük şehirlerde yaşamayan katılımcı profili için destekleyici bir alan açmaktadır. Pratiklerin herkes tarafından erişebilir olması ve daha çok kişiye ulaşması bütünsel algılayışı destekler. Bireysel iyi oluşun desteklenmesi aynı zamanda toplumsal iyi oluşa da katkı sağlayabilir.




Kaynakça


Arieti, S. (2016). Büyülü Bireşim Yaratıcılık. Ankara: Kurgu Kültür Yayınları.


Aydoğan, D., Aydoğan, Ö. (2021). Pandemi Döneminde Tiyatro ve İstanbul'daki Özel

Tiyatroların Dijital Açılımlarına Genel Bir Bakış. ODÜSOBİAD, 11, 951-964 Doi:10.48146.

odusobiad. 992276.


Bruscia, K. (2016). Müzik Terapiyi Tanımlamak. Ankara: Nobel Akademi Yayıncılık.


Garcia, M., Plevin, M. (2018). Yaratıcı Hareket ve Dans. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi

Yayınları.


Winnicott, D., W. (1988). Playing and reality. Maddelese: Penguin Books.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page